Bağımsız bir yenilenebilir enerji üreticisi olarak Albioma, biyokütle, fotovoltaik ve jeotermal kaynaklar sayesinde enerjide dönüşümü hedeflemektedir.

Daha ayrıntılı bilgi almak için tıklayın

Önemli rakamlar

826

Çalışanlar yeteneklerini her gün Grubun hizmetine sunuyor

Daha ayrıntılı bilgi almak için tıklayın

Our thermal, solar and geothermal power plants respectively generate renewable electricity by burning biomass and converting solar energy in a photovoltaic process.

Find our energies

Bu bölümde

Yenilenebilir enerjilerimiz

Albioma’nın dünya çapında birçok enerji santrali bulunmaktadır.

Bu santralleri keşfetmek için tıklayın.

Bu bölümde

Finans

Bu bölümde

Dergi

Albioma - Intégration paysagère
Hakkımızda

Tarihçe

Endüstriyel yenilikçilikte 30 yılı aşan çalışmalarımızla, enerji sektöründe benzersiz bir konum elde ettik.

1982-1989 Döngüsel ortaklık modelinin başlangıcında kömür

Petrol krizlerinin sonrasındaki ekonomik ortamda, SIDEC (Société Industrielle pour le Développement de l’Energie Charbon), optimum verimlilik ve çevresel performans sunan imkanlar tanıyarak endüstriyel firmaların enerji üretimi karışımlarında hidrokarbonların oranını azaltmaya yardımcı olmak için Fransız hükümetinin teşvikiyle Groupe Charbonnages de France tarafından kurulmuştur.

Bunun sonucunda, 30 kadar endüstriyel sahada (ziraat, kimyasal maddeler, otomobil, lastik ve kâğıt üretimi sektörlerinde) endüstriyel süreçler için hem enerji hem de ısı üreten ilk kojenerasyon santralleri kurulmuştur.

1982-1989

Döngüsel ortaklık modelinin başlangıcında kömür

Notre histoire

1989-2003 Şeker kamışı küspesi santrallerimizde ilk defa kullanılmıştır

Reunion Adası’nda Bois-Rouge sahasında dünyanın ilk hibrit şeker kamışı küspesi/kömür kojenerasyon santralini işletmeye aldığımız 1992 yılı, tarihçemizde önemli bir dönüm noktasını ifade etmektedir. Bu 62 megavatlık enerji santrali, döngüsel bir ekonomik yaklaşımın benimsenmesiyle son teknolojiyle yenilikçiliği birleştirmiştir: Bu enerji santrali, sahada faaliyet gösteren şeker rafinerisine şeker kamışının artığı olan küspenin geri kazanımını optimize ederek enerji teminini iyileştirmeye yönelik bir çözüm sunmuştur.

Bu yenilikçi yaklaşım, Air Liquide’nin bir iştiraki olan Séchilienne‘i 1994 yılında Sidec’te hisse devralmak üzere harekete geçirmiştir. Séchilienne sonrasında sahip olduğu hisseleri sermayenin çoğunluğuna sahip olana kadar artırmış, bu da 2001 yılında iki şirketin birleşmesiyle sonuçlanmış ve Séchilienne-Sidec‘in doğmasını sağlamıştır.

Bu yeni modelin başarısından doğan cesaretle biyokütle yatırımları hız kazanmıştır. İkinci küspe/kömür kojenerasyon santrali de Reunion Adası’ndaki Le Gol sahasında (64 megavat) inşa edilmiş ve 1995 yılında devreye alınmıştır. Bunu, 1998’de Guadeloupe’deki Le Moule santrali (64 megavat) ve Mauritius’taki Belle Vue santrali (70 megavat) olmak üzere, Fransa’nın denizaşırı topraklarında benzer santrallerin inşası takip etmiştir.

1989-2003

Şeker kamışı küspesi santrallerimizde ilk defa kullanılmıştır

Şeker kamışı küspesi santrallerimizde ilk defa kullanılmıştır

2004-2011 Giderek yenilenebilir enerjiye odaklanan bir model arayışı

2004 yılında, Fransa’nın anakaradaki rüzgâr enerjisi piyasasına girmiş ve 37,5 megavatlık ilk rüzgâr santralini Nord-Pas-de-Calais’teki Haute-Lys’te inşa etmiştir.

2007’de, talebin zirve yaptığı dönemlerde talebi karşılamak ve şebekenin acil durumdaki ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla Mertinique’deki Le Galion santralinde (40 megavat) yerel ısıtma yağının yakıt olarak kullanıldığı ilk yanmalı türbin birimini de işletmeye başladık.

2011 yılında, Guadeloupe’de bulunan Le Moule sahasında Caraïbes Énergie kömür yakıtlı termik enerji santralini işletmeye aldık.

Buna paralel olarak, sırasıyla 2004 yılında Reunion Adası’nda bulunan Bois-Rouge sahasında ikinci bir santral birimini (46 megavat), 2005’te Mauritius’taki Saint-Aubin’de yeni bir santrali (30 megavat), 2006 yılında Reunion Adası’ndaki Le Gol sahasında ikinci bir birimi (58 megavat) ve 2007 yılında Mauritius’taki Savannah’da 45 megavatlık iki santral birimini işletmeye alarak biyokütle modelimizi geliştirmeye devam ettik. Bu projeler, kojenerasyona ve şeker üretimi endüstrisiyle ortaklığa dayanan modelin gelişimin itici gücü olacağı yönündeki fikrimizi destekledi.

Yenilenebilir enerjiler (ENR) de enerji karmamıza giderek daha sıkı sıkıya bağlı hale gelen bir büyüme kaldıracı haline geliyordu. Hint Okyanusu bölgesinde, Batı Hint Adaları’nda, Fransız Guayanası’nda, Fransa’nın anakaradaki topraklarında ve Güney Avrupa’da (İspanya ve İtalya’da) solar enerji santrallerinin gelişimi devam ederek toplam kurulu kapasitenin yaklaşık 70 megavata çıkmasını sağladı. Toplam kapasitesi 56 megavat olan rüzgâr santralleriyse esas olarak Fransa’nın anakaradaki topraklarında yoğunlaşmıştı.

2004-2011

Giderek yenilenebilir enerjiye odaklanan bir model arayışı

2004-2011

2012 yılından günümüze Yenilenebilir enerjiye geçişi hedefleyen ve biyokütle enerji santrallerinde uzmanlaşan bağımsız bir enerji üreticisi olarak Albioma’nın doğuşu

2012 yılında, temel amacı yenilenebilir enerjiye geçişi başlatmak olan yeni bir strateji benimsedik. Bu strateji, biyokütleden enerji üretimine ve buna paralel olarak güneş enerjisi sunulmasına odaklanmıştı. Bu bağlamda, rüzgâr enerjisi faaliyetlerimizi 2012 yılı başlarında EDF Energies Nouvelles’e sattık.

30 Mart 2013 tarihinde, yenilenebilir enerji kaynağı olarak biyokütlenin yerel geri kazanımına odaklanan gelişim stratejimizi yansıtan yeni bir kimlikle, ismimizi Albioma olarak değiştirdik.

Bu strateji, aynı zamanda, 2014 yılında Brezilya’daki Rio Pardo şeker rafinerisindeki küspe kojenerasyon santralinin devralınmasıyla Fransa toprakları dışındaki ilk adımlarımızı atarak uluslararası alanda genişlememize yansıdı.

2012 yılından günümüze

Yenilenebilir enerjiye geçişi hedefleyen ve biyokütle enerji santrallerinde uzmanlaşan bağımsız bir enerji üreticisi olarak Albioma’nın doğuşu

Yenilenebilir enerjiye geçişi hedefleyen ve biyokütle enerji santrallerinde uzmanlaşan bağımsız bir enerji üreticisi olarak Albioma’nın doğuşu

Peki ya yarın? Karbonsuz enerji karmasının anahtarı olarak biyokütle

Uluslararası bilim çevrelerinin Paris Antlaşmasına ve Fransa’nın Temmuz 2017 tarihli İklim Planına yansıyan uyarıları, karbonsuz ve yenilenebilir enerjileri geleceğin zorluklarının merkezine yerleştirdi.

Ulusal ağlara bağlı olmayan bölgelerdeki varlığımızın gücü ve yenilenebilir enerjiye (2030 yılına kadar üretilen enerjinin %100’ünün yenilenebilir olmasını hedefleyerek) daha da odaklanmamız sayesinde, Fransa’nın denizaşırı topraklarındaki enerji dönüşümünde önde gelen oyunculardan biriyiz. Rüzgâr ve güneş enerjisi santrallerinin elektrik üretimini kesintili nitelikte olmasını telafi eden küspe/ithal biyokütle kojenerasyonu, elektrik şebekelerini istikrarlı hale getirmek için ideal bir çözüm sunmaktadır.

Eylül 2018’de, Fransa’nın denizaşırı topraklarındaki ilk %100 biyokütle/küspe santrali olan Martinique’deki Galion 2’yi işletmeye aldık. Şubat 2019’da da La Réunion'da şeker kamışı bazlı biyoetanolün yakıt olarak kullanıldığı ilk azami yükte yanmalı türbini devreye aldık.

Güneş enerjisi kısmında ise, Fransa’nın denizaşırı topraklarında bir lider olarak, depolamayı içeren yenilikçi projeler geliştirmeye çalışıyoruz. Aralık 2018’de Eneco France’ı (şimdiki adıyla Albioma Solaire France’ı) devralarak Fransa’daki varlığımızı güçlendirdik ve Ağustos 2022’de altı santralden oluşan bir portföyü devralarak Brezilya güneş enerjisi piyasasına girdik.

Peki ya yarın?

Karbonsuz enerji karmasının anahtarı olarak biyokütle

Karbonsuz enerji karmasının anahtarı olarak biyokütle